Tarihi Ve Kültürü
İle Zile Sempozyumu Kapanış Konuşmalarından...
|
|
Merhaba, İyi hafta sonları diliyorum.Daha önceki bölümlerde sizlerle ekim
ayında yapılan sempozyumun içeriği ile ilgili konuları paylaşmıştım. Kapanış
konuşmaları ve gezi izlenimleri kalmıştı. Biz sapla samanı karıştırmamalı,
yiğidi öldürüp hakkını vermeliyiz.
Eğer bir kişi, bir hemşerimiz iyi güzel işler yapıyor, yaptığı işi layıkı
ile taşıyor ise o kişinin hakkını teslim etmeliyiz.
Biz hiç durmadan şikayet edelim, gençlere iş imkanı yok, Zile ekonomik ve
sosyal hayatına yüksekokulun katkısı nasıl olacak,Zilemiz günden güne
geriliyor, tarihe sahip çıkılmıyor, Zile den insanlar kaçıyor, değerlerimiz
yok oluyor diyelim ve bunun yanısıra Zile de değişimi sağlayacak
organizasyonlara katılmayalım, yapanları eleştirelim, birbirimizi kategorize
edelim. Böyle davrandığımız vakit ne biz gelişiriz, ne Zile. Vefa dost
meclislerinde yetişir, gelin Zile yamaçlarının gülü olsun.
Hepimiz bir nebze katkı koyalım.Gelin birer yazı ile iyi işler yapan
komşumuzu, akrabamızı Zile içinde dışında olsun farketmez, iyi işler yapmış
olsun ya da iyi insan olsun, gelin onları anlatalım. Mesela geçenlerde Sayın
Ahmet Ocakçıoğlu'nun okulundaki okul aile birliği başkanı ve İstanbul'daki
bir hayırseverin bağışı ile ilgili bir postası vardı ne güzel işler bunlar,
belediyemiz hastaneye ambulans hediye etmiş, ne güzel işler. Ahmet
Ocakçıoğlu'nun bir dönem köylerde yaptığı çalışmaları duymuştum. Kendi
yaptığımız işleri anlatamayız belki fakat çevremizdeki insanları ve
yaptıklarını, katkılarını anlatabiliriz. Aslında örnek teşkil etmesi
açısından herkes kendi yaptığı işleri de anlatmalı diye düşünüyorum.
Ne dersiniz? Zile deki hemşerilerim,Zile'de iyi işler yapanları, Zile
dışındakilerde bulundukları yerlerdeki Zilelilerin yaptığı iyi işleri
anlatsın ya da tanıdığı Zilelilerden iyi işler yapanları anlatsın.
Kalemizi, pekmezimizi, sazımızı, sözümüzü,dağımızı, taşımızı biliyoruz,
insanımızı da bilelim.Komşusuna güleryüzlü olmak bile iyi bir iş olsun bizim
için, ne dersiniz?
İyi insanlar sessiz olur diye bir söz vardır. Bizim halkımız sessizdir ,
iyi yapanı da kötü yapanı da ayırt eder. Yöneticiler gelir gider, baki olan
Zile dir, Zilelidir.
Bu nedenle Zilelilerin Zile için biraraya gelmeleri, sivil toplum
teşkilatları oluşturarak, yapılması gerekenleri tespit edip, belediye
başkanı, kaymakam, vali gibi makamlarla işbirliği içinde olmaları gerekir.
sempozyumda Sayın Kaymakam bey ile tanıştık, yapıcı, ufku geniş, vizyon
sahibi ve mütevazi bir kaymakam şehrimizde görev yapmakta. Bunlar bizim için
birer şans.
Zile'de bir yüksekokul var, Zile de okumaya gelen öğrenciler sosyal alan
açısından şikayetçiler.
Burada bir sempozyum yapılıyor. Bu sempozyuma bir çok üniversiteden
dalında uzman ve etkin hocalar katılıyor. Konu tarih ve kültür. Zile de bir
turizm okulu var. Benim anlayamadığım,bu turizm okulunun öğrencileri turizmi
tarih ve kültür dışındaki hangi konular ile yapacaklar .
Üstelik Turizm yüksekokulunu kuran hayırsever kişi bu sempozyumu
üstleniyor. Sen oraya turizm okulu kur sonra da tarih ve kültür sempozyumu
yap, bir günde değil üçgün boyunca ve bir yüksekokul öğrencisi ilgi
göstermesin.
Bu sempozyumda Zile yüksekokulunun bir tanıtımının yapılması gerekirdi.
Zile yüksekokulundaki hocaların, konuk hocalar ile tanışmaları sohbet
etmeleri gerekirdi.
Zile'ye gelen profesörler öğrencilerine,lisans, yükseklisans, doktora
tezleri veriyorlar.
Zile için bu ne demek biliyormusunuz? Zile için bir çok akamisyen araştırma
yapacak, Zile akademik yayınlarda yer alacak, Zile deki yüksekokul veya
Tokat' taki üniversite ile ortak çalışmalar yapılabilecek.
Ayrıca Zile deki yüksekokul için talep artacak, okul değer kazanacak.
Zile'deki yüksekokul öğrencileri kendilerini bu dallarda bu kadar yetkin
mi görüyorlarda bu sempozyuma ilgi göstermiyorlar. Okul bittiği vakit iş
sıkıntısından bahsediyorlar. Donanım olmadığı vakit tabii ki iş sıkıntısı
yaşanıyor. Turizm ile ilgili kendilerini geliştirmek için hangi yollara
başvuruyorlar, hangi uzman kaynaklara başvuruyorlar.
Hangi projeleri oluşturup, hayata geçirilmesi için uğraş veriyorlar.
Yüksekokulun bırakın Türkiye'yi yurtdışına açılımlı olması gerekir.
Gelecek yıllarda bu tür sempozyumların uluslararası yapılarak, Zile'nin
tarihi ve kültürel zenginliklerinin duyurulması gerekir.
Sempozyumdaki araştırmaların sonucunda derlenen kültürel unsurlar turizm
sektöründe birçok kişiye yatırım ve iş imkanı sağlayacaktır.
Tabii bu tür sempozyumlar yeni iş olanaklarını sunan fikirlerin doğmasına
sebep olur. bu açıdan da ele almamız gerekir. Zile de işsizlikten şikayet
ediyoruz. Sempozyumda bizi Karadeniz Restaurantta götürdüler. Güzel temiz
nezih bir ortam, şehir merkezindeki lokantalarında böyle temiz ve uyumlu
olması gerekir. Karadeniz Restauranttan(Lokanta dense daha iyi olur mu?)
çıkarken işletme sahibinin masasında Mostar Dergisi dikkatimi çekti. Ben de
severek okurum Mostar'ı.Belki de Bosna'dandır düşüncesi ile Nerelisiniz
dediğimde Rizeli olduğunu öğreniyorum. Buyrun işte Rizeli ve kardeşleri ile
birlikte,ailece hanımı, çocukları ile beraber güzel bir işletmeleri var
birçok kişiye iş imkanı sağlamışlar. Üstelik kültürel konulara duyarlı.
Cemalettin Bey, dönüş günü Gönülbağı'nda bizi ağırladı. Gönülbağı'da
dereboğazı yolunda süper güzel bir yer, temiz, ferah, nezih. Dönüş günü
olduğu için çok fazla kalamadık fakat etrafı yeşillik, sakin, yazlık, kışlık
mekanı ayrı, temiz bir havuzu var, Zile'yi hissebileceğin bir mekan. Aslında
yatırımlara Zileli ve değil şeklinde yaklaşmamak gerekir fakat Zileli bir
hemşerimizin böyle bir mekan yapması bizi ayrıca gurulandırdı doğrusu.
Ballıca Mağarasına bir ziyaret gerçekleştirdik. Önceki yıllarda Ballıca
Mağarasını görmüştüm. Bu defa bir hayli üzüldüm. Çünkü daha önceki
gidişlerimde mağaranın ışıklandırması harekete duyarlı sistem üzerine kurulu
idi, siz yürüdükçe aydınlatma sağlanıyor, mağara içinde görevli fotoğraf
çekimine karşı uyarıyordu ve mağara içinde bir hayli yarasa mevcuttu.
Bu yıl gördüğüm manzara Ballıca Mağarasının gelecekte yok olacağının
izlerini veriyor. Çünkü herhalde ekonomik olsun anlayışı ile aydınlatma
sistemi değiştirilmiş, ekonomik ampuller takılmış, mağara içinde hiçbir
görevli ve uyarı yok, flaşlar sürekli patlıyor ve yarasalar mağarayı
terketmiş. Ekolojik denge bozuluyor. Mağara işletmesi özel bir şirkete
devredilmiş herhalde büyük bir aymazlık yaşanıyor. Bunu Tokat Valiliğinin
ziyaretçi defterine yazdım fakat kontrol ettiğimde yazı gözükmüyor. Sayın
Belediye Başkanımızın gerekli yerlere ileteceğini ümit ediyorum.
9-12 Ekim 2008 "Tarihi ve Kültürü İle Zile Sempozyumu" KAPANIŞ
KONUŞMALARINDAN...
Prof.Dr. Saim Sakaoğlu, sempozyumu bazı eksikleri olmasına rağmen
(isimlikler olmalı) tam başarılı buldu.
Öğrencilerin katılımı için teşekkür etti.
Prof.Dr. Esma Şimşek bu sempozyumun Zile kültürü için doğum, milat
olduğunu belirtti.
Prof.Dr.Mehmet Özsait, iyi düzenlendiği ve iyi organize edildiği için
teşekkür etti ve sözlerine şöyle devam etti.
" Özellikle kale, Ören yerlerine değinmek istiyorum. Antik
tiyatrodan Anadolu'da iki örnek var. Bunlardan bir tanesi Zile'de. Burada
temizleme ve önünden geçen yola sondaj yapılarak, sahneye ulaşılabilir. Kale
içindeki sarnıçlardan biri açılmış. İğdir Köyü son derece ilginç. Tarihi ve
Milli Park olabilecek durumda. 16 kaya mezarını inceledik, tam sonuçlanmadı.
Sempozyumdan sonraki günlerde çalışmamız devam edecek.Hamam yapısının
varlığını biliyoruz. 32 sütun şeklinde taş şimdilik kapalı. 70 köyü dolaştık,
90 yerleşim yeri tespit ettik fakat sonlandıramadık.Ören yerleri kaçak
kazılar ile tahrip edilmiş, yazılar tahrip edilmiş. Bunların muhtarlık ve
devlet eli ile koruma altında tutulması gerekir." Ayak izlerimiz 1071,
1176 değil, neolotik dönem izleri var. kafkaslar ile Orta Asya'ya bağlıyor.
Bunlar ortaya çıkınca tarih ortaya çıkacak.
Prof.Dr. Erman Artun " Bu tür kültürel toplantılar da, kültürlerin
toplanması, gelecek yıllara aktarılması gerekir. Sempozyum amacına
ulaşmıştır. Belli başlı konularda araştırmalar yapılmış. gelecek
sempozyumlarda işlenmeyen konularda araştırma yapılarak, gelecek nesillere
aktarılmalıdır."
Prof.Dr. İsmail Özçağlar konulu sempozyumlar yapılmasını ve
üniversitelere başvurulmasını önerdi.DPT'nin Zile ile ilgili çalışmalarını
anlattı.
Prof.Dr.İlhan Genç genel değerlendirme sonrasında yeni araştırma
konularına dikkat çekti. Örneğin "şehirlerin başına getirilen KARA
kelimesi araştırılabir" dedi Prof.Dr. Saim Sakaoğlu, Sayın Murat
Ayvalıoğlu'na hitaben" Bu toplantı için kaç kalp kırdım bilemezsiniz
fakat kırılan kalplerin yanına sizin
sevginizi götüreceğim. Yanınızda bir yardımcı var, soyadı olduğu
için söylemiyorum, gelecek sempozyum Yardımcı dışarda olabilir, Ben her
zaman yanınızdayım, Kaymakam Bey'e de teşekkür ediyorum" dedi.
Yrd.Doç.Dr. Mehmet Yardımcı
"Zile ilgili çalışan adını burada sayamacağım bir çok kişi
var,Zile'ye turizm haftası ile ilgili konferansa davet eden Sayın Murat
Ayvalıoğlu'na, Sayın Cemalettin Dinçer arkadaşıma sohbet sırasında keşke
tarihi ve kültürü ile Zile sempozyumu yapılsa dedim. Her ikisi de hemen biz
ne gerekiyorsa üstleniriz dedi. Başkan ve Cemalettin Bey olur deyince ben
yola çıktım. 40 davetiye verdim hepsi de tamam dedi.
Sayın Metin Ekici Kosova'dan bugün döndü, geleyim dedi yormak istemedik,
Sayın Seçkin Aydın Kıbrıs'ta olduğu için katılamadı." dedi.
Murat Ayvalıoğlu katılımcılara hitaben:
"Ben bu iltifatlara layık olduğumu düşünmüyorum, bu memleketin neler
yetiştirdiğini sözün üstatları söylediler. Hocam bırakın bu susuzluk
bitmesin, bitmesin ki bu birliktelik taşınabilsin. Tuzun suya hasret kıldığı
gibi, sizin bize verdiğiniz bilgiler geleceğe taşınacak.
Konuklar, katılımcılar gördüler ki bu aşığın maşukuna kavuşmasında bir
ilk adım.
Rahman ruhsat verdiği, siz katkı koyduğunuz sürece biz de hadim olmaya
hazırız."
Bütün bu konuşmaların içinde katılımcıların belleğinde kalan ve
Zilelilerin en çok hoşuna giden Prof.Dr. Şerif Ali Bozkaplan'ın ".....
Bu araştırmaların sonucunda, Tokat Zile'ye bağlı izlenimine
kapıldık...." sözü oldu.
Saygı ve Selamlarımla
Ayşegül Aran
|







